Ne Yapacaksınız? Ne Yapacağız?

Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, İslam’ı bir hayat nizam olarak gönderen, hesap gününün hâkimi, Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’ya, âline ve sahabelerine olsun.

Sorular önemlidir. Bilgiye ulaşmanın aracı olduğu kadar, yönlendirmenin, acze düşürmenin, köşeye sıkıştırmanın, tehdit etmenin, uyarmanın, düşünmeye sevk etmenin de yollarından birisidir. Bu günlerde sorulara konu olan en önemli olay, Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Vatandaşlar: “Bu seçimlerde ne yapacaksınız?”, taraftarlar ise: “Ne yapacağız?” diye soruyorlar.

Sorulan sorular cevaplarını bulacaktır. Burada sorulara verilen cevaplardan ziyade, cevapların dayandırıldığı kaynaklar önemlidir. İnsanlara, Allah kaçtır? diye bir soru sorulduğunda, cevap, muhatabın inancına ve itibar ettiği kaynaklara göre farklı olacaktır. Bir insan Ateist ise, inkârcı filozofların kitaplarını kaynak gösterecek, Allah -haşa- hiçtir ve yoktur diyecektir. Muhatap insan Budist ise Allah, -haşa- Budadır, Hindu ise inektir diyecektir. Soruya muhatap Hıristiyan ise, Muharref İncil’i kaynak göstererek Allah -haşa- üçtür, Yahudi ise, Muharref Tevrat’ı kaynak göstererek Allah tektir, ancak -haşa- eli kolu bağlıdır, cimridir diyecektir. Sorunun muhatabı Müslüman ise, Kur’an’ı kaynak gösterip Allah birdir, noksan sıfatlardan münezzehtir, kemal sıfatlar ile muttasıftır diyecektir. Verilen bu cevapların hangisi doğrudur ve gerçektir? Bu dahi muhatapların referans aldıkları kaynak ve sahip oldukları inanca göre olacaktır. Ancak hak ve doğru olan, gerçek olan ne ise odur.

Milli Görüşçüler, kendilerine yöneltilen bütün soruları inandığı ve bağlı olduğu temel esaslara göre cevaplandırırlar. Bunun için duruşları her zaman net ve anlaşılır olmuştur. Milli Görüş; kişiler, zanlar ve nefsi arzular üzerinden değil,  ilkeler ve değerler üzerinden siyaset yapmış ve yapmaya devam edecektir.

Milli Görüşçüler, başından beri “kim cumhurbaşkanı olmalı” sorusundan ziyade, “nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı” sorusu üzerinde durmuştur. Kaya mı cumhurbaşkanı olsun, Demir mi olsun derdi içinde olunmamıştır. Milli Görüş, Cumhurbaşkanı olacak kimsede olması gereken özellikleri şöyle sıralamıştır. Cumhurbaşkanı:

1- Önce Ahlak ve Maneviyat esasını benimsemelidir.

2- İnançlı ve sadık olmalıdır.

3- Dürüst ve şaibesiz olmalıdır.

4- İşbirlikçi değil, milli olmalıdır.

5- Sömürgeci ekonomiyi değil, Adil Düzeni savunmalıdır.

6- Milli, süratli ve yaygın kalkınmadan yana olmalıdır.

7- Kendi ikbalini değil, memleketin istikbalini düşünmelidir.

8- İcraatlarında hayra motor şerre fren olmalıdır.

9- Güçlünün değil, haklının ve mazlumun yanında yer almalıdır.

10- Hakkı üstün tutmalı, zalimden değil, mazlumdan yana olmalıdır.

11- Merhametli olmalı, insanlara sevgi ve şefkat duymalıdır. Bir insanın ayağına diken batsa onu yüreğinde hissetmelidir.

12- Batı kulübü AB’ye girmenin değil, İslam Birliği’ni kurmanın mücadelesini vermelidir.

Milli Görüşe göre seçilecek Cumhurbaşkanı, bu vasıfları taşımalıdır. Bu vasıfları taşımayan herhangi bir kimsenin Cumhurun başkanı olması, Türkiye’nin hayrına olmayacaktır.

 DEMOKRATUR OYUNU

Demokratur, halkın yönetime alet edilmesidir. Ülkemizde ve dünyada yapılan bütün seçimlerde arzulanan ve planlamış olan şey, Irkçı Emperyalizmin ve küresel sermayenin çıkarlarını koruyacak işbirlikçi kadroların yönetime getirilmesidir. Seçimler, işbirlikçi kadroların yönetime taşınması için tasarlanmıştır. Halk, işbirlikçi kadroların dışında başka bir kadroyu iktidara taşımaya kalkışırsa, bu haddi aşmak olarak değerlendirilir ve gereği yapılır. 28 Şubatta Türkiye’de, şimdilerde Mısır’da yaşanan olaylar bunun en canlı örneğidir.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi önemlidir. Ancak Cumhurbaşkanı adayını belirleme hakkı olmayan halk, nasıl olacak da, Cumhurbaşkanını kendisi seçmiş olacaktır. Olay, kendi adayını gösterme imkânından mahrum bırakılmış halkın, önüne konulanlardan birisini seçmeye mecbur bırakılması olayıdır. Bunun manası, bu sefer de halk, Cumhurbaşkanlığı seçimine alet edilecektir. Milletin önüne konulan üç aday var. Recep Tayyip Erdoğan, Selahaddin Demirtaş, Ekmeleddin İhsanoğlu. Bu üç adayın ortak özelliği, Irkçı Emperyalizmin, ABD, AB ve işbirlikçilerinin icazet verdiği kimseler olmasıdır. Bu üç adaydan hangisi seçilirse seçilsin, milletin adayı değil, onların icazetli adaylardan birisi seçilmiş olacaktır. Çünkü bu seçimde milletin temel görüşü olan Milli Görüşün adayı yoktur. Milli Görüşün aday göstermesi engellenmiştir. Bu seçim, Milli Görüş ile diğerleri arasında yapılacak bir seçim olmayacaktır. Bu seçim, diğerlerinin kendi arasında yapacağı bir seçim olacaktır.

Seçilecek Cumhurbaşkanı, kurulu düzenden yana olacaksa, sömürgeci ekonomiden yana duracaksa, beylerden, beyzadelerden, küresel baronlardan yana olacaksa, AB’nin, ABD’nin talimatına pür dikkat kesilirken, milletin feryadını duymayacaksa, batıl batıyı hakka, Milli Görüşe, yerliliğe tercih edecekse, adı Tayyip olmuş, Selahaddin olmuş, Ekmeleddin olmuş ne fark eder. Faize dayalı küresel sömürü sistemine ve ırkçı emperyalizme karşı bir duruş sergilemeyeceği belli olan kimselerin, birinin diğerinden daha iyi olduğunu varsaymak, güncel bir yanılgı olur. Oy vermek, onay vermektir, yapılan işlere, işlenen sevap ve günahlara ortak olmaktır. Oy vermek, oy verilenin peşine takılmaktır. Oy vermek, oy verilen kişinin zihniyetini benimsemektir. Oy vermek, düzen seçmektir.

SEÇMEN OLMAK

Seçmen olmak önemlidir. Seçmen, adaletin bütün şartlarına sahip olmalıdır. Bu şartlar: Büyük günahlardan sakınmak, küçük günahlarda ısrarcı olmamak, hırsızlık, zina, kumar içki ve benzeri insanı küçük düşüren fiillerden sakınmak, insanın tabiatına uygun olmayan şey¬lerden kaçınmak şartlarıdır. Seçmen, Cumhurbaşkanı, Başbakan olmanın şartlarını ve kimin bu işe daha layık ve ehliyet sahibi olduğunu bilecek kadar bir ilme, bilgiye sahibi olmalıdır. Seçmen, kimin, milletin din ve dünya işlerini düzenleyip idare et¬mede sadakat ve ehliyet sahibi olduğunu tespit edecek kadar hidayet, feraset, dirayet sahibi olmalıdır. Bu özelliklere sahip olan bir seçmen, şerre, batıla hizmet edeceği belli olan kimselere meyletmez ve onların günahlarına alet olup ortak olmaz. Çünkü seçmek, sorumluluk almak demektir. Şuurlu bir seçmen batılı hakka tercih edinenleri, inancı gereği veli edinmez. Edinirse zalim olur. Milli görüş şuuruna sahip seçmenler, yukarıda zikredilen esaslar ve ilkeler istikametinde düşünür ve tavrını ona göre belirler.

İMTİHANDAYIZ

Her şeyden önce bilmemiz gereken temel şey; mülkün sahibi Allah’tır. Mülkü dilediğine veren de, alan da Allah’tır. Yaşadığımız bütün olaylar bir imtihandır. Bu imtihan, ihmal edilecek bir şey değildir. Dersimize iyi çalışmak zorundayız. Allah, bu imtihanda dikkat edeceğimiz hususları bir yol olarak bize bildirmiştir. Bu yol İslam yoludur. Bizler yönetim ve iktidar işlerimizi de İslam’ın temel kaidelerine göre düzenlemek zorundayız. Biz batılı hakka tercih edinenleri veli edinemeyiz. Bu şuurda olduğumuz için Milli Görüşçüyüz. Veli edineceğimiz kimse Adil Düzen ahkâmını yürütmelidir. İslâm Birliğini kurarak mazlumun hakkını zalimden almaya niyetli ve karalı ol¬malıdır. Veli edineceğimiz kimse; müçtehit olmalıdır, basiret sa¬hibi olmalıdır, adaleti tesis etmelidir, hür olmalıdır, dirayetli olmalıdır. Batı medeniyet değerlerini değil, İslam medeniyet değerlerini üstün tutmalıdır. Veli edineceğimiz kimse böyle bir kimse değilse bizden değildir, diğerlerindendir. Böyle bir kimseyi veli edinemeyiz. Bilelim ki kıyamet gününde herkes veli edindiği önderleriyle birlikte çağırılacaktır. Bizim görevimiz, Allah ve Resulünün emir ve yasaklarına uygun olan davranışları ortaya koymaktır. Bu emir ve yasaklar içinde siyasi, idari ve hukuki emirler de vardır. İmtihandayız ve dünya hayatının hesabını ancak Allah’a vereceğiz. İlahi ahkâma riayet etmemek zulümdür ve biz zalimlere meyledemeyiz. HUD 113: “Zulmedenlere meyletmeyiniz, meylederseniz mutlaka size ateş (cehennem) dokunur. Sizin Allah’tan başka velileriniz yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz!” MÜMTEHİNE 13: “Ey iman edenler! Kendilerine Allah’ın gazap ettiği bir kavmi veli edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onların dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmişlerdir.” Yaratıcının emir ve yasaklarına uymayan bir kimse olmak faydalı değil, zararlı bir yoldur vesselam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön