Çanakkale’den Mektup Var

canakkaledenmektupvar

Anadolu Gençlik Derneği her yıl olduğu gibi Çanakkale şehitlerini unutmadı. Milli ve manevi değerlere sıkı sıkıya bağlı bir kuruluş olan Anadolu Gençlik, Hakk’ın sesi olmak için Mekke’nin Fethi, Çanakkale Şehitlerini Anma, Kutlu Doğum, İstanbul’un Fethi gibi milli ve manevi günlerimizi genç nesillere unutturmama ve değerlerimizi yüceltme adına çeşitli çalışmalar yapıyor. Anadolu Gençlik Derneği Genel Merkezi, her yıl “250.000 Şehide 250.000 Hatim” çalışmasını bu yıl da gerçekleştirdi. Bu yıl tüm ortaöğretim öğrencilerimizi bilinçlendirmek amacıyla bugün “Çanakkale’den Mektup” adı altında öğrencilerimize 1001 mektup gönderiyor. İşte o mektup;

Arkadaşlar!

Önce tarih bilinci çoktan seçmeli şıklar arasında yitirilmiştir. Yaprak testlerle kuşatılmış bir zaman diliminde Çanakkale’de iki yüz elli bin delikanlının ekildiği topraklara yoğun dozda seküler atık boşaltılmıştır. Öğrenci seçme sınavlarında doğru şıkkı bulma çabası bir hilal uğruna batan güneşlerle Nemrut’ta gün batımının seyri arasında kayıtsızdır.

Oysa iki yüz elli bin delikanlı canından geçmiştir de dünyanın en büyük iki donanması geçememiştir Çanakkale’den. Boğazın serin sularına gömülen ırkçı emperyalizmin öncü kuvvetleridir ve olup bitenler Yüzbaşı Hakkı Beyin kumandasındaki Nusret Mayın Gemisi’nin Karanlık Liman’a döşediği mayınların ‘’kef’’ ve ‘’vav’’ harflerindeki sırrından ibaret değildir. Elbette gencecik bedenlerin metalin kitle imha gücünü keşfeden sanayi devrimine meydan okuyuşudur Gelibolu’da şehadet. Lakin savaşların sebepleri de sonuçları da hiçbir anıt mezarlığa sığmaz. Bilelim arkadaşlar!

Bir tasfiye sürecidir yaşanan. İyiyi, doğruyu, faydalıyı ve adaleti üstün tutan bir medeniyete kastedilmiştir. İslam’ın başşehri olan İstanbul’a kastedilmiştir. Cakarta’dan Rabat’a bir ve bütün olan coğrafyaya kastedilmiştir. Müslümanların ilk kıblesi ve miracın kapısı Kudüs’e kastedilmiştir. Yeryüzünün ilk şehri Mekke’ye ve ilk binası Kâbe’ye kastedilmiştir. Topyekûn İslam milletine kastedilmiştir de iki yüz elli bin delikanlı her daim on altısında, her daim on yedisinde kalmaya karar kılmıştır.

Çanakkale, komşusu açken tok yatmaktan ar eden bir milletin tarihe tanıklığıdır. Çanakkale, yeryüzünü fesada vermekten çekinmeyen bir gareze karşı Hayber’dir. Çanakkale, modern çağın kan ve gözyaşı ile beslenen Ebu Leheb sürülerine karşı Bedir’dir. Çanakkale, kadim bir sözün şehitlerle bereketlendirildiği Uhud’dur.

Arkadaşlar!

Coğrafi Keşifler bir yağmanın başlangıcıdır. Amerika’da Kızılderilileri, Avustralya’da Aborjinleri soykırıma tabi tutup, kara kıta Afrika’nın çocuklarını deniz aşırı topraklarda kendilerine köle yapan ırkçı emperyalizm iyice palazlanıp semirdiğinde gözünü Müslümanların coğrafyasına dikti. İşte iki yüz elli bin delikanlının Çanakkale’de şehadeti bu Anglosakson-Yahudi sömürü projesine karşı direnişin adıdır. Çanakkale, Bağdat’ın, Şam’ın, Diyarbakır’ın, Van’ın, İstanbul’un, Kudüs’ün, Mekke’nin Medine’nin müdafaasıdır. Çanakkale, Türk, Kürt, Arap, Fars, Malay, Habeş, Arnavut, Boşnak, Çeçen, Afgan topyekûn bir ümmetin müdafaasıdır.

Çanakkale’de toprağa düşen iki yüz elli bin delikanlının şehadeti, 630’da Hazreti Muhammed (s.a.v.) önderliğinde fethedilen Mekke’nin, 636’da Hazreti Ömer hilafetinde fethedilen Kudüs’ün, 639’da İyaz Bin Ganem kumandasında fethedilen Diyarbakır’ın, 1453’de Fatih Sultan Mehmet komutasında fethedilen İstanbul’un kardeşliğinin teminatıdır. Çanakkale öncelikle bunu bilmektir, bunu anlamaktır, buna inanmaktır ve bunun için çalışmaktır.

Arkadaşlar!

Şimdi bugün İslam dünyası uyduruk sınırlarla paramparça edilmişse; bugün komşuluklar ve kardeşlikler arasına kara mayınları döşenmişse; dün Ege’nin sularında batırılan, Gelibolu’nun yamaçlarında durdurulan emperyalist güçler bugün tepemizdeki uydulardan ekranlara ifsat boşaltıyorsa elbette bir yerlerde bir yanlışlık vardır. Hem de vahim bir yanlışlık vardır. Bize düşen yeniden ayağa kalkıp hakkı üstün tutmaktır. Tarih direnip şehit düşenlere de dilenip zelil düşenlere de tanıktır.

İnandığı değerler uğruna şehadeti göze alamayanlar sınırlarını başkalarının çizdiği coğrafyalarda kurallarını başkalarının koyduğu hayatları yaşar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön